İZMİR'İN FAYTONLARI

BEREKETLI TOPRAKLAR

DOĞU KARADENİZ 2013

BERLIN ve HAMBURG

Ilk Fotograf Sunumum.

25 Mayıs 2011 Çarşamba

ALADAĞLAR KAMPI

Aladağlar çok önceden beri gitmek istediğim bir yerdi. Emekli olmadan önce işe gidip gelirken okuduğum Atlas dergilerinin birinde görmüş, "Buraya mutlaka gitmeliyim" demiştim. Yöre Pakistan'ın kuzeydoğu bolgesi olan, Hindikuş, Karakurum ve Himalaya dağ zincirlerinin buluşma noktası olan Baltistan'a benziyor. Vahşi kıraç bir coğrafya.

Gezimize 18 Mayıs akşamı saat 23 de yola çıkarak başladık. saat 2 de Afyon'da moladan sonra sabah saat 8 gıbı de Niğde'ye vardık. Niğde de yaptığımız sabah kahvaltısı sonrası 3 günlük kampta bize yetecek erzak alımını yaptıktan sonra Çamardı ilçesine geçtik ve bizi Emli vadisine götürecek traktörü bekledik. Yarım saatlik traktör römorkunda yapılan yolculuk sonrası da muhteşem dağ manzaralı yemyeşil kamp alanına geldik.

Çadırların kurulmasından sonra artık her ilkbahar kampının geleneksel olayı olan sağanak yağmur başladı ve bizleri çadırlara hapsetti. Yağmur dindiğinde saat 17:00 ye geliyordu. Akşam yemeği hazırlıklarına başladık. Dağ kamplarının vazgeçilmez menüsü makarna ve yanında yapılan çoban salatası ilk akşam yemeğimizdi. Yemek sonrası çay kahve keyfinden sonra hava iyice kararmaya başladı ve sıcaklık da hızla düşmeye başladığından hızla kafa lambaları takıldı, temizlik ve WC ihtiyaçları giderildi ve çadırlara girdik. Kampın en zor kısmı da bu, hava sıcaklığı 8 dereceye kadar düştüğünden hemen uyku tulumuna giriyorsunuz, artık  çadırınızda termosunuza aldığınız sıcak suyla çay kahve mi içersiniz, kafa lambanızla kitap mı okursunuz veya mp3 mü dinlersiniz tamamen size kalmış bir şey. Ben önce kitap okudum sonra biraz müzik dinledim. Saat 22:00 de  kafa lambamı kapatıp uyumaya çalıştım. Gece saat 3 civarında başlayan şimşekler gökgürültüsü ve dolu yağmuru uykumu böldü ve ondan sonra da sabaha kadar uyuyamadım.

Sabah saat 7 de kalktık hemen ayaküstü bir kahvaltı sonrası hızla sırt çantalarımızı hazırladık, öğle yemeklerimizi yanımıza aldık ve 15 km parkur yürüyüşüne başladık. yol önce bir patikayı takip etti ondan sonra yavaş yavaş tırmanmaya başladık. İlk gördüğümüz doğa yapısı Parmakkaya oldu. Bu masif kule gibi dimdik duran 150-200 m boyunda kaya bloğu. dağcıların ve kaya tırmanışcılarının olmazsa olmaz tırmanma hedeflerınden biri.. Burayı gördükten sonra daha onceden hedeflediğimiz ve yemek molası vereceğimiz zirveye doğru tırmanmaya başladık. Ancak tam yükselmeye başlamışken birden hava kapatmaya başladı ve buz gibi bir rüzgar esmeye başlayıp gök gürlemeye başlayınca yıldırım tehlikesini de dikkate alarak hızla aşağı inmeye başladık. Parmakkaya bölgesinde gördüğümüz bir mağaraya sığındık ve orada öğle yemeği molası verdik. Yemek sonrası mağara içinde mağara ağzını kontür çerçevesi yaparak mağara önüne modeller yerleştirip silüet fotograflama  çalışmaları yaptık.

Akşamüstü saat 17:00 gibi kamp alanımıza döndük ve hemen akşam yemeği hazırlıklarına başlandı. Bu sefer makarna çeşitlendirilmişti. domates soslu veya ton balıklı yanında da salata tabii ki.  Yemek sonrası kahve çay faslından sonra saat 20:30  gibi çadırlara girdik. O gece yağmur yağmadı kesikli olarak uyuyabilmiştim.

Ertesi gün. İki grup farklı bölgelere yürüyüşe çıktı. Ben geçen yürüyüşten çok yorulduğumdan tek başıma tırmanışı olmayan düz bir rota seçtim ve yol boyunca rastladığım çobanların ve ailelerinin yanına misafir oldum onların fotoğraflarını çektim. Akşam 17:30 gibi tüm gruplar kampta buluştuk yine akşam yemeği hazırlıklarına başladık. Bu son gecemiz olduğundan herkes tüm erzakını çıkartmıştı. Bu sefer menü zengindi. Makarna, kuskus, sucuklu yumurta, konserve barbunya fasulya, salata. Yemekten sonra komşu Demavend turizm firmasına ait çadırda görevlilerin ikram ettiği çay hepimize çok iyi geldi. Saat 21 gibi çadırlara çekildik. Ertesi gün toplanılacak ve dönüş yolculuğu başlayacaktı.

Ertesi gün sabah 6:30 da uyandık, eşyalarımızı topladık, çadırları söktük ve saat 8:00 gibi tarktör gelip bizi aldı. Çamardı Niğde karayolu üzerinde bulunan Dokuzgöz Alabalık Çiftliğinde yaptığımız kahvaltı sonrası minibüsümüze binerek dönüş yolculuğuna başladık. Dönüş yolu üzerinde Meke gölüne uğramamazlık olmazdı. Orayı da fotoğrafladıktan sonra saat 23 gibi eve geldim.

Aşağıda sizleri fotoğraflarla başbaşa bırakıyorum.











                                                                        Parmakkaya























                                              Demirkazık Zirvesi





                                                         Meke Gölü

                                 Bozkırdaki Renkler- Karapınar Meke Gölü


                                         Parmakkaya bölgesine yürürken

1 yorum:

Ersin dedi ki...

Sevgili Işık abicim bu yolculukta sizinle yürümek bir zevkti.Paylaşımınız beni ziyadesi ile memnun etti.Çalışmanızı beğeniyle izledim.Ellerinize sağlık.Daha nice patikalarda beraber olmak dileği ile esen kalın...